Türkiye’nin ilk sualtı müzesi olan Side Sualtı Müzesi, 117 heykelden oluşan koleksiyonuyla dalış tutkunlarını mavi sularda masalsı bir yolculuğa çıkarıyor.
İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri Deniz Ticaret Odası (İMEAK) Antalya Şubesi tarafından Manavgat ilçesinde yaptırılan Side Sualtı Müzesi, 31 Ekim 2015 tarihinde açıldı. Müzeyi, açıldığı günden bugüne 50 bin kişi su altına dalış yaparak ziyaret eti.
Anadolu medeniyetinin zenginliklerini anlatan 117 heykelin sergilendiği müze, Side’nin yaklaşık 1,5 mil açığında, 11, 18 ve 24 metre derinliklerde bulunuyor.
Side Sualtı Müzesi’nin kurucularından emekli SAS Komandosu Ahmet Gülaydın’ın müzeye ilişkin sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Side Sualtı Müzesi kurma fikri nasıl doğdu?
Side sualtı zenginliği açısından çok bakir bir yer. 2008 sezon sonunda Sahil Güvenlik gemisini burada batırdık. Amacımız sadece sualtı popülasyonuna katkı sağlamak. Her yıl 5 milyona yakın turist geliyor Side’ye dünyanın değişik ülkelerinden. Onlara yönelik bir proje geliştirmeye karar verdik. Deniz Ticaret Odası Başkanı İnanç Kendiroğlu ile bir proje hazırladık Batı Akdeniz Kalkınma Ajansına (BAKA) sunduk. BAKA da kabul etti. Projenin bir kısmını BAKA destekledi. Heykellerin bir kısmının yapımını da İnanç Kendiroğlu ile birlikte karşıladık. Heykeltıraşların bir kısmı İstanbul, bir kısmı da Gaziantep’ten geldi. Toplam 117 heykel yaptırdık.
Heykelleri neye göre belirlediniz?
Türkiye’nin övünebileceği neler var diye düşündük. Birinci önceliğimiz Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı olsun, bir asker teması olsun dedik. Siperde asker, ayakta asker, top arabası, top mermisi… Öyle bir kompozisyon düşündük. İkinci kompozisyon Mevlanamız var dedik. 12 metre derinliğe Mevlana ve semazenlerden oluşan 30’a yakın heykeli koyduk. Eskiden Side’den develere yüklenen susam ve buğday, Ankara’ya götürülürmüş. Ankara’dan da tuz satın alır, geri gelirlermiş. O nedenle 18 metre derinliğe deve kervanı yaptık. 24 metrede Kurtuluş Savaşı ve Poseidon var. Onların yanında ise Türkiye haritası ve Türk Bayrağı bulunuyor.
Suriye’deki savaştan kaçarken, denizde hayatlarını kaybeden çocuklar anısına, çiçek bahçesi yaptık. Böylece Meksika’daki 400 heykelli sualtı müzesinden sonra 117 heykelle dünyada ikinci sırada yer aldık.
Müzenin dalış turizmine katkıları neler?
Yılda yaklaşık 10 bine yakın yerli ve yabancı turist müzeye dalış yapıyor. Yılın 6-7 ayı Side’de dalış yapmak mümkün. Dünyada gezen 3 milyon sertifikalı dalıcı var. Genellikle Maldivler, Mısır, Bali, Tayland veya Meksika’ya gidiyorlar. Bizim amacımız, bu gezici dalıcı sertifikalı turistin bir kısmını Türkiye’ye çekmek. En büyük amacımız buydu ama yeterince tanıtım yapamadık.”
“SİDE’DE KAŞ’TAKİNDEN DAHA FAZLA DENİZ CANLISI GÖRMEK MÜMKÜN”
Böyle bir müze olmasına rağmen Side neden Türkiye’de az bilinen bir dalış noktası?
Bizim dalıcılarımız öğrenmişler Kaş’ı. Hep Kaş, hep Kaş.. Kaş da çok güzel bir yer sualtı zenginliği bakımından ama Side’de Kaş’takinden daha fazla deniz canlısı görmek mümkün. Kaş’ta görüş mesafesi çok iyi, Türkiye’nin bir numaralı mabedi bu anlamda. Dalıcıların en çok etkilendikleri heykeller hangileri?
Sertifikalı dalgıçlar genelde Poseidon’u beğeniyor. 3,5 metre yüksekliğinde 5 ton ağırlığında en büyük heykelimiz o. Ama acemi dalıcılar yalnızca üstten Mevlana grubunu görebiliyor.
Size göre müzedeki en önemli heykel hangisi?
Denizkızı… Ben askerim. Görevdeyken de arkadaşlarımın eşlerine çok dalış yaptırdım ama eşimi daldıramadım. Çünkü sualtı fobisi vardı. Dedim belki heykelini yaptırırsam dalar. Eşime benzeyen deniz kızı heykelini yaptırdıktan sonra suya indirdim, ardından eşim de ilk kez dalış yaptı.
“İSTİLACI BALIKLAR İÇİN ÖNLEM ALMALIYIZ”
Hayatının büyük bir bölümü su altında geçmiş biri olarak denizlerin şu anki durumuna ilişkin neler söylersiniz?
Yavaş yavaş denizlerimizi kirletiyoruz ve harami balıklar gelmeye başladı. Bizim orfozlarımız, melanurlarımız gidiyor, bitiriyoruz. Belki çocuklarımız sadece akvaryumda görecek o balıkları. Bunun için önlem almamız lazım. Ben aynı zamanda Su Ürünleri Kooperatif Başkanıyım, bakanlık nezdinde bu konuyu dile getirdim, harami, istilacı balıkların acilen önlenmesi gerektiğini belirttim. Şu an insanları ısırmaya başladılar. Turistlerden, otel yönetimlerine sürekli şikayet gidiyor, sahilde insanların ayaklarını ısırıyorlar. Bunun için Tarım ve Orman Bakanlığının ödenek ayırması lazım. Balıkçıya kuyruk başına sembolik bir ücret vermesi ya da dalgıçları koordine edip, aslan balığını ya da balon balığını zıpkın ile belli periyotlarda avlatmaları lazım. Çünkü gerçekten dip tabiatını öldürüyorlar.
Yorumlar